Gecelere ve Günlere Ak*ış .. :) Her telden..."Enes Part 1 Bölüm 3"


Zaman kadranının hızını ayarlayamaz olduğumuzdan mıdır nedir, gözümün önünden film şeridi gibi geçmekte.. Hayatım.. :) Evlendiğim gün, hamileliğim, enesin doğuşu, kucağıma ilk aldığım an... Ve şu an..

Ne kadar çabuk büyüyor derlerdi de inanmazdım. İnanmak gerekli imiş meğer ;)

Gülmeye hali yokken o munzur gülüşü sarıyor etrafımı şimdi. Emekleyecek mi diye düşünürken şimdi at gibi koşturup etrafı birbirine katıyor.. Minik fırlamam benim..

Çok ince hesap yapıyoruz her konuda, dünyanın oyuncağını alsak da o tencere + kapak +kaşık üçlüsünden değerli olamaz herhalde. Unutmadan bir de süpürge.. Titiz oğlum benim.. İleride bana da eşine de yardım edecek sanırım:) Şimdiden pratik yapıyor...

Geçen gün halamlara gittik, kuzenin baterisi var, oluşumu tutabile aşk olsun. Baterist oldu :) Davula vurup ritm ile birde. Sonrasında cın cın demesini nereden öğrendin sen kuzuuuummmm...

Bodrum'da Lam ba Da "Enes Part 1 Bölüm 2"















 Tipe bak hele:D


Eşimi yurtdışında düzenlenen Halk Oyunları Festivali'ne uğurladıktan sonra bir değişiklik olsun "Haydi Bodrum-a" dedik.
Aslında başlangıçta pek niyetli değildim, hava sıcak Enes biraz huzursuz. Hem dişleri çıkıyor hemde farklı ortam çocuğun psikolojisini etkileyecek diye korku bir yana, ani bir karar dı benimki. Tabi sonradan gece Enes orda uyumayınca gece 1 e kadar, baya pişman oldum gittiğime ama yaşananlar aman bir kere de biş iolmaz dedirtti..

Dayımın Bodrum'da yatı var. Güzel bir yat aslında neyse dayı turdan dönmüş ve br yıldır görmüyorduk ona sürpriz amaçlı çıktık yola.
Güzel ama işkenceli bir yol faslından sonra varabildik saat 9 gibiydi. Uyumadı, aldık barlar sokağına gittik, hani dolanırken uyur diye, yok, iskele kısmında yürüdük, yata gittik uykudan ölüyor uyumuyor çocuk. Tabi onun düzeni bozuldu diye ben sinirden delirdim iyice..
Herneyse zar zor bir şekilde uyuttum enesi, sanıırm bir anda çok insan görünce ürktü çocuk, "anna bırakma beni" dedi şaşırdım :)
oğlum 14 aylık..
Ertesi gün,
Babamların arkadaşına gittik Kadıkalesine. Çok güzel bir sahil şeridi ve restorantları vardır Kadıkalesinin. Onların evlerinin önünde havuz var. Enes baktım havuza gircek, bi telaş.. Gittim bikinileri giydim kardeşimle soktuk havuza.. Simit istemiyormuş paşa. Kendi yüzcekmiş. Koltuk altları ve boynundan ellerimle destekliyorum arada elimi itiyor, yüzcek bıraksam. Ama su yutma işini çözemedi bir türlü. Daldığında gidivercem sanıyor. Suyu içivercek hepsini. Sonra da tıkanıyor.. Anne. sarılıyor bi.  Dön sonra devam zıpırlığa...

Komik bir gün geçirdik. Sayesinde.. Havuzun kenarı biraz yüksek oraya gidiyor tırmancakmış.. Çıkartıyoruz. Hop atlıcakmış suya delimi ney! Olum sne önce büyü de sonra atla yüz.

Oradan yemek için sahildeki muhtarın restorantına gittik. yediklerimiz bize kalsın :) Sahil kum olduğu için Enesi biraz yürütmek istedim kıyıda. Ne mümkün. KOşarak denize dalıyor çocuk, tabi dalgalarla ben yine sırılsıklam ıslandım. Yüzdürdük orda da bir süre. Çıkartıyorum elinden tutup, hoop dönüyor denize..
Komik çocuk ya..

Yamyaş geçen bir gün ve ardından Sızan Enes.. Bir gün boyunca uyanmadı, arada korkup durtmek için gittim. Kontrol ettim..

Havuz fotoğraflarından bir derlemeyi bir ara yeniden ekleyececeğim.


Çok yorulmuş kuzum benim...

Minik Enes büyüyor part 1 bölüm 1


Layla"da bir gün daha ve yine ıslak bir gün!! :)
Zaman ne kadar da çabuk geçiyor, Daha 2 yıl önce bir bebek düşüncesi bile yokken bu sıralarda aklımda şu an bir yaşında bir oğlum var..
Hem de ne oğlan.. Şaşılası bir şımarıklık abidesi.. Çok hareketli ve enerjik..
Su kuşum benim:) Suyu bu kadar seven bir çocuk olabilir mi bilmem, banyonun kapısı aralık kaldı mı hemen küvete girip, fıskıyeyi eline alıyor. Duş alacakmış su oynayacakmış :)

O kadar büyük keyifle oynuyor ki o minik küvetinde hiç çıkmasa, öyle durur orada yada bir girer bir çıkar küvete. Onun için mutlak mutluluk bu sanırım. Evimizde parmak sokmadık saksı dibi, açılıp karıştırılmadığı bir çekmece dolap, içi yerlere fırlatılmadık kıyafet dolabı kalmadı..
Arada buz dolabı ve camlı kapaklara uyguladığım kilitler ve deterjanlar için aldığım süper güvenlik önlemleri haricinde giriş yasağı olan bölge yok. Evi onun için sadeleştirdim oldukça..:)


Enes çok mızmız olmasa da oldukça hareketli bir bebek, durduğu yerde 2 saniye duramaz duruyorsa da kesin altına yapıyordur..
Yada uyuyordur :) Sızmıştır..
Elinde sürekli bir gıda çeşitlemesi bulunmazsa çocuğumun içi rahat etmiyor, ya salatalık, elma, erik, çubuk kraker, ekmek.. illa bir şey olacak elinde kemirecek.. Dişleri çıkıyor biraz huzursuz bu sıra, baya yoruyor beni.

Bu gün yataktan düştü, nasıl kanadı burnu dudağı, kucağıma aldım, sakin sakin konuştum şarkı söyledim ona tesselli etmek için öptüm, duşa soktum öyle sakinledi su kuşum benim, 1 saat ne olur ne olmaz diyerek uyanık tuttum onu, ama gözlerim doldu baktığımda..

Nasıl da bir an gözümden kaçıvermişti!! Bir tanem benim.. Gerçi bebekler düşe düşe büyür, abartmamak lazım koruma güdüsünü, ama ne yapayım o gözyaşlarını görünce, ona göstermeden oturdum ağladım :S

Çok moralim bozuldu gerçekten, şükürler olsun ki, bir minik kızarık bile yok.. Keyif veren kısmı ise bu oldu..

İnsanın değer verdiği minik kuzusunun kanını görmek çok acı verici bir deneyim oldu benim için, yazacak o kadar güzel şey varken burada tıkanıyorum ve yazımı erteleme kararı alıyorum..


Layla'da bir gün..!


Muğlada bilirmisiniz bilmem ama Yayla kültürü vardır, ailelerin yazın ayrı kışın ayrı meskenleri vardır ve yazın, yaylaya göç başlar. Bizimda bir yaylamız var biz oraya "Layla" diyoruz, doğa ile iç içe olmasına rağmen, eğlencenin merkezi gibidir bizim için.. Enstrümanını kapan, böreğini yapan, mantısını yapan, içkisini kapan tüm arkadaşlara kapılar açıktır.. Çay kahve bahane muhabbet şahane modundayız yaylada pardon "laylada" ..


Enes Laylayı çok seviyor orada özgür.. Tabi sınırlı özgürlük ondaki, daha yürümeyi öğrenemedi. Örümcek sağ olsun bir sağa bir sola deli gibi Duman'ın peşinden koşturup duruyor. Duman (köpeğimizin adı, huysuz ve oldukça yaşlıdır Duman, sağı solu belli olmaz, Allahtan Enes'i gördümü kaçıyor da ordan yırtıyoruz)


Kiraz mevsimi gelmek üzere, Kirazı seveceğini ümit etmiştim ama yeni fotoğraflarımızı daha sonra koyacağım. Kiraza bayılıyor. Isırıp ısırıp atıyor her yer kıpkırmızı.. Korkuttu geçen gün beni ağzı kanadı sandım.. Meyve kurdum benim :)



Laylada babam Enes için bir bölge yaptı, komple çimden oluşuyor, üstünde emeklesin yazın da havuz alıp koyarız keyf yapar diye düşünmüş. Layla Sevdası aşılamaya çalışıyor, fark etmedik sanadursun :) kötü bir şey değil çocuklar doğayı ve hayvanları sever, doğayı hayvanı seven insanı da sever... Ve günün ortasında Enes yorgunluktan aynen bu şekilde sızdı.. Tabi nasıl sızdığını bir ben bir de allah bilir : ) ufak çaplı işkence uyguladı üzerimde..



İşte "Duman" bu yırtıcı köpecik, küçük gözüktüğüne bakmayın oldukça agrasifdir. Genelde insanları sever ama düşman olduğu iki kişi var, biri yan komşumuz, biri de imam :D

İmam efendi Camiye ezan okumak için giderken, uyumasın diye kapıyı tekmelermiş, "duman"da ona sinir oluyor. Belki aralarında duygusal bir tepkime var bilemeyeceğim ama imamdan nefret ediyor. Ve tabi bisikletli, motorlu taşıtlara her köpek gibi antipatisi var..
Ne sanıyorlar acaba...



Çakıl taşlarını tutup atsın, arada da ağzına atıp tadına baksın, yetiş kurtar çakıl taşlarını yemeden!!!

Hamakta sırt üstü sallandığında yerdeki taşları göremeyince canı sıkılıyor bebeğimin, yere bakması lazım. Bastığı yerleri toprak deyip geçmemesi lazım..




Enes o kadar çabuk büyüyor ki.. Takip etmesi zorlaşıyor gittikçe.. Fotoğraflar olmasa hafızamdan şüpheye düşer duruma geleceğim neredeyse.. 11 ay geçti bile..

Dün 18 Haziranda enes 1 yaşına bastı.. Detaylar arkası yarın ;)

9. aydan bir kare...


O minik bedenin, ufacık ellerin, hafif nefesinle kucağımda tutarken seni, bakmaya koklamaya kıyamazken..

O aniden yükselen farklı tonlardaki seslere nasılda tepki veriyorsun!! O minik kalbin bir serçenin kanat çırpınışları gibi nasılda pıtır pıtır atıyor....






Heyecanlı yüreğinde hangi hisleri biliyor, hangi duygularda yüzüyorsun?

Gülümseyişinin altında ne kadar da masumsun...



O minik bedenin hastalıkla boğuşurken, gözlerimin içine baktığın ve içimi acıtan tonda seslenişin..
"Annee" İnanılmaz bir acı verirken nasılda içten içe mutlu eder ki insanı...

Yılmak bilmeyen karakterin inşallah her daim seninle tüm zorluklarda yalnız bırakmadan yanında kalır.. Bu hayat zorlukları ile kucaklayacak seni bebeğim...

O minik elinle elimi, bacağımı, her neresi denk gelirse tutunarak ayağa kalkmaya çalışman.. Heyecanla o koltuk bu koltuk senin kedi gibi dolanırken, dikkati anında başka bir noktaya verdiğinde sincap gibi sıçrayan..:)

Düşününce bile yüzümde gülümsemeye sebep olan bebeğim...

Seni seviyorumm...


Enesimle ilk kırk gün...

Ne kadar zormuş doğum sonrası dönem, gerçi sağ olsunlar yakınlarımız arkadaşlarımız hiç yalnız bırakmadılar.
Ameliyat sonrası ağrılar, sancılar, titreme nöbetleri, bir de katlı ev, gerçi ben uzun bir süre kalkmadım yerimden, bir hafta:) sanırım ağrı kesicilerden olacak kendimi ne zaman iyi hissetsem yataktan kaçtım demek daha doğru olacak :) Doktorumun reçetesi çok sağlamdı sanırım, hemen ayağa kalktım, ama sanırım kalkmamam gerekiyormuş, her gelen kızım yat bak nazar olacaksın dedi dedi gitti, ertesinde ben o iyi halleri arar oldum... Sağ ayağıma basamaz duruma geldim meğer epidural anestezinin yan etkilerinden birisiymiş. Benzer sorun yaşayan arkadaşlardan dinlediğim kadarı ile..
Enesimi hemen yanıma adlım yatağımın üzerinde uzanabileceğim uzaklıkta bir anakucağına yatırdım sırtına bir destekle yan yatmasını sağladım her
seferinde. Uykum çok hafif olduğundan, o daha uyanmadan ağzının şapırtısına uyanıp onun ihtiyaçlarını gidermeye çalıştım. Ama alt değiştirme işini kırk gün hiiiç ilişemedim :) eğilemiyordum ki!

Enesimle ilk hafta fotoğraflarımız:

heyt varmı bana yan bakan:))










Uyusunda büyüsünn enesimmm.. tıpış tıpış yürüsünn enesim..


Babası altını değiştiriken...










Göbeği düşene kadar her gün bebek yağı banyosu yaptı:) gerçi 9 günlük olduğunda göbeği düşmüştü:)


Babasının kucağında kaybolduğu zamanlar:) 2.800 gramdı:)


poza bak hele:) çirkin böcek:)


Çok rahat herhalde..


"Uyku" modu ve ardından kameranın sesiyle "beni neden rahatsız ettiniz" modu:)

Minişle tanışma ve hatta kaynaşma..


Heyecanla beklenilen zamanlardan sonra, korkuyla hastaneye gidip ağzımız kulaklarımızda seni görmenin heyecanıyla geri döndüğümüz gün:)...






Doğmadan önce ilk fotoğrafını öyle merakla istemiştik ki, acaba kime benziyordun? En çok ta bana,.. yaşasın :)

Minnacık bir burun, o yumruk yumruk kollar eller hiç mi durmaz yerinde..:D

Bir an önce doğman ve seni sıkıştırabilmek için canımız ata ata beklediğimiz 3 ay :) hiç bir şey için bu kadar sabırla beklediğimi hatırlamıyorum zira çok sabırsızımdır :)





3 ay geçti gitti. ve doğum anı,... sonrasında seni ilk gördüğüm saniyeler... Ve ilk fotoğrafların...

Ben ameliyattan çıkana kadar sen giyinmiş, süslenmiş püslenmiş beni bekliyordun:) En sevdiğim fotoğrafın da bu.. öyle tatlı çıkmışsın ki.. Ama uzunca bir süre seni mini E.T.im diye sevdi
m.. :)
Sonraki iki fotoğrafında Enesim, bir haftalıksın, ve sürekli uyumak istiyordun..

En güzel An!


İlk bebeğimi kaybetmenin ardından yaşadığım kötü psikoloji, zamanla yerini hoş ve güzel anılara dönüştürecek yeni bir bebeğimin olacağı haberini duymam ile değişti. Bir bebeğim olacaktı.

Heyecanlı ve korkuyla karışık bir halde geçecek olan 8 aya odaklandım. Neler yaşayacaktım. Neler duyacak ve bebeğim nasıl bir şey olacaktı?
Sevimli mi, çirkin bi böcek mi olacaktı? Şımarık mı uslu mu? Bir sürü soru vardı kafamda, ama en önemlisi sağlıklı olmasıydı...
Her gece yatarken ve her sabah kalktığımda dua ettiğimi hatırlıyorum:) Sağlıklı olması için...
Bu karmaşık duygu seli arasında ik üç ayımı daha bebeğim olacağı duygusuna alışamadan geçirdim.
Doktorum sıkı kontrol altında tutuyordu beni bu da beni ürkütmüyor değildi. Tahliller, sonuçlar, korkular, sevinçler, sancılar, uykusuz geceler, umutlar, sevinçler....
2 tahlil, 3 lü tahlil ama çok şükür bir sorun çıkmadı, ve bebişimi kucağıma almak için her geçen gün daha da sabırsızlanmaya başlamak içten bile değildi..
6 ay sonra artık pantolonlar iyice sıkmaya ve artık içlerine girememeye başladım :) Ama sancım olsa da her gün dışarıda gezmelerde, temiz hava, yürüyüş,... 23 nisan dönemi geldiği için Kostüm atölyemizin işleri yoğunluğu dolayısı ile desen çizim bölümünde yardıma ihtiyaçları olduğunu gördüm, bebeğim 7 aylıktı o sırada, atölyede kostümler üzerine desen çizmekle 1 ay gibi bir süre yorucu da olsa kafamı dağıtmak ve farklı zaman geçirmek için atölyede çizim yaptık bebişimle :) sanırım ressam olacak benim minik oğlum diye düşünürken (bu arada cinsiyeti erkekti) tabi bunu bu zamana kadar neden yazmadığım da merak konusu. Sabah 9 - 10 gibi çizime başlayıp gece 12-1 gibi evde olduğumuz bir dönemdi:) gerçi sağolsunlar Sevgili ablalarım, Atölye ortaklarımız, çok düşünceli ve anlayışlılardı, bana özel oda, masa, ayağımı uzatacağım bir tabure, önümden meyve, süt, yorulduğumda uzanabileceğim bir yatak,... Konforum süperdi :)... Hatta Atölyede herkes sigara içtiği halde, ki o zaman yasak yoktu.. Benim bulunduğum odada hiç kimse sigara bile içmedi ki tam ara bölmede olan odadan sigara içmeden geçmek içen birisi için oldukça zor:).. Fesler yapıldı, Romen, aşuk maşuk, Fethiye, Çiftetelli, Zeybek, ...... bir çok farklı yöre ve kostümleri.. Raflardaki top top kumaşlardan işlenmiş 1. kalite kostümlere dönüştüler, ee profesyonel kadro diye buna denir herhalde :) Gece gündüz çalışan süper kadro ile tüm işlerimizi istenilen zamanda teslim ettik.
Son ay gerçekten çok zor geçti atık minik bebeğim çok hareketli bir bebiş olduğu için yerinde durmuyor bana zor anlar yaşatıyordu... Olsun onun için değerdi!..
Ve doktorum sonunda günü verdi, 18 Haziran...
İple çekilen günlerr,... sattler,.. dakikalar,... ve saniyeler...

Ameliyathaneye girişimin ardından, sedyede anestezi uzmanım ile Epidural Anestezi yapılması kararını verdik. Herhangi bir sorun olmayacağı konusunda doktorum ile hemfikir olduklarında ameliyat başladı. Tam 2 dk sonra Enesimin sesini duydum.. Yanımda küçük bir alanda onu siliyorlardı, Altın sarısı saçları, pespembe dudakları ile öyle güzeldi ki.. Gözyaşlarımı tutamadım.... Minişim benim bir parçamdı ve tanrım öyle güzeldi ki...